Siyasette Yeni Ses, Yeni Soluk
Seçimler, 6 Kasım 1983 Pazar günü yapılacaktır.
Vetolar yüzünden aday listelerini güçlükle tamamlayan, bazı yerlerde
yedek bulamadığı için eksik adayla seçime katılan Anavatan Partisi,
Özal'ın belirlediği doğrultuda renkli ve coşkulu bir kampanya yürütür.
Özal'ın televizyonda yaptığı propaganda konuşmaları çarpıcı ve
etkileyicidir. Sağ elinde tuttuğu kalemi ile, kendisini dinleyenlerin
adeta gözünün içine bakarak konuşan Özal, Türk siyasetinde yeni bir
ses, yeni bir soluk olarak belirmiştir. Halkın o güne kadar yabancısı
olduğu konuları gündeme getirmekte, mantıklı ve gerçekçi sözleriyle,
halkın özlemlerine cevap veren vaatleriyle, inandırıcı programıyla,
siyaset sahnesinin yeni ve farklı yıldızı olmuştur. Tabuları yıkmaktan,
statükoculuğa son vermekten, kabuk değiştirmekten ve yeni bir
yapılanmadan söz etmektedir. Birçoklarının telaffuz etmekten bile
çekindiği konulara o, cesaretle dokunmakta, halkına yeni ufuklar ve
yeni hedefler göstermektedir.
1 Kasım 1983 günü yaptığı televizyon konuşmasında şöyle demektedir:
"6 Kasım 1983 Pazar günü Allah'ın izniyle sandık başına gideceğiz.
Genel seçimler yapılacak. Milletçe aldığımız nice dersten ve üç yıllık
bir aradan sonra memlekette yeniden siyasi hayat başlayacak.
Şimdi, böylesine önemli bir seçimin arifesinde elimizi şöyle bir
şakağımıza koyup düşünelim. Ben derim ki, 6 Kasım seçimlerinden sonra
siyasi hayatın başlamasıyla, yalnız siyaset yoluyla refaha
erişilmeyecektir. O halde, 6 Kasım seçimleriyle, ekonomik
sıkıntılarımıza tek çare, artık slogancı bir zihniyetin değil sağlam
bir ekonomik zihniyetin iktidara getirilmesidir. Siyasi çekişme değil
iktisadi gelişme peşinde koşacak bir partiyi sandıktan çıkarmaktır.
Siyasi tercihilerde ekonomi yürümez. Siyasi tercihlerde refah
yaygınlaşmaz, sosyal adalet gerçekleşmez. Sosyal adaletin
gerçekleşmesinde de, refahın yaygınlaşmasında da tek yol, sağlam
ekonomidir. Sağlam bir ekonomi, siyasi tercihlere göre değil, ekonomik
gerçeklere göre oluşur. Çünkü olmayan zenginliği devlet yoluyla bile
paylaşamazsınız.
|
|
İnsan hafızası Allah'tan kötü günleri unutmaya meyyaldir. Fakat
siyasi kavganın Bir ülke ekonomisini nasıl çökerttiğini hiçbir zaman
unutmayalım. Unutmayalım ki siyasi kavgadan vebadan kaçar gibi
kaçalım ve ekonomik zihniyetin manasını artık kavramaya çalışalım.
ANAP programını hazırlarken şu üç noktaya önem verdik. Ve inanıyoruz
ki, bu üç nokta memlekette geniş bir vatandaş kitlesinin tasvibine
mazhar olacaktır.
Bunlar nedir?
Bir tanesi, bizim milliyetçi-muhafazakar bir parti oluşumuzdur. Yani
biz, eğitim ve kültür meselelerimizde örf ve adetlere, ananelere
bağlılığımızı ifade etmişizdir. Milli ve manevi değerlere saygılıyızdır. Bunların yücelmesini isteyen partiyizdir. Onun için bize
milliyetçi-muhafazakar bir parti denilebilir ve inanıyoruz ki
Türkiye/de halkımızın yüzde 90'ı da bu kanaattedir.
İkinci görüşümüz, iktisadi görüşümüzdür. Biz memlekette iktisadi
sistemin serbest rekabet düzeni olmasını ve vatandaşın teşebbüsünün
desteklenmesini istiyoruz.
Üçüncü tarafımız, sosyal adaletçiliğimizdir. Biz bu memlekette
vaktiyle sosyal adaletçi geçinen partiler gibi değiliz. Bizim sosyal
adaletçiliğimiz hayalci değildir. Biz akılcı sosyal adaletçiyiz. Bu
memleketin gerçeklerini biliyoruz. Sosyal meseleleri halletmenin
yolunun iktisadi meseleleri halletmekten geçtiğini de biliyoruz.
iktisadi gücü olmayan hiçbir memleket sosyal meselelerini
halledememiştir."
İkinci Dünya Savaşı'nda, İngiltere'de Başbakanlığa getirilen ünlü
devlet adamı Winston Churehill, ilk radyo konuşmasında İngiliz
halkına, "Size kan ve gözyaşından başka birşey vaadedemiyorum"
demişti.
Özal ise, halkına şöyle seslenir:
"Bize dediler ki, siz politika yapamazsınız, çok acı konuşuyorsunuz.
Ama, dost .acı söyler misali, biz milletimize acı da olsa her zaman
gerçeği söylemeyi görev bildik. Sadece tutabileceğimiz sözleri
verdik”
Siyasete neden atıldığını, neden parti kurmaya karar verdiği
sorularını şu şekilde cevaplandırır:
"1960'tan beri devlet gemisinin kaptan köşkünde pek çok
|