rafları
var, yaptığınız yatırımın amortismanı var. Halbuki İhsan Doğramacı
gibi bir insan bu işe gönül vermiş. Kendi malını mülkünü bu
ülkeye getirmiş. Devletten de biraz destek gelince, hizmet daha
kaliteli olmuş.
Peki bu okullarda
sadece zengin çocukları mı okuyor? Hayır. Ben biliyorum, fakir
çocukları da okuyor, ihsan Doğramacı'nın kurduğu burs
sistemiyle... Başarılı öğrencilere burs veriliyor.
Bunu bir kredi
sistemine bağlamak, başarılı öğrencilere karşılıksız burs
vermek lâzım. Ben devletten burs alarak yurtdışında okudum. Bu
devlet eğer beni yurtdışında paralı bir üniversiteye gönderip
okutabiliyorsa, Türkiye'de niçin okutmasın ?
Yani üniversiteler
vakıf müesseseleri haline gelmeli. Üniversitede okuyanlar para
ödemeli. Paralı okumanın bir avantajı da şu : Yüksek tahsil aslında
bir yatırımdır. Mesela bir makine alıyorsunuz, işletiyorsunuz. Bir
ev alıyorsunuz, kiraya veriyorsunuz. Yüksek tahsil de öyledir. Çünkü
para veriyorsunuz, karşılığında diploma alıyorsunuz. O diploma ile
de para kazanıyorsunuz. Eğitim parasız olunca değeri düşer. Yani
çocuklar sırf askere gitmemek için üniversiteye yazılır. Devam eder, tekler şu olur bu olur.
Üniversiteler
memlekete pahalıya malalan müesseselerdir. Bir mühendislik fakültenin
laboratuarını, bir tıp fakültesinin donanımını düşünün.
Buraları fuzuli yere işgal etmek doğru mudur? Üniversiteye giren
öğrenciyi zorla da okutamazsınız. Sınavlarda başarısız
olanlara her yıl af çıkarırsanız, beş yılda mezun olması
gereken öğrenci ancak on yılda olur. Bu sistem fevkalade zararlıdır.
Hem o gençler hayata geç atılır, tembelliğe alışırlar.
Herkesin üniversite
mezunu olması şart değil. Böyle bir ideal de olmaz. Bir gemide
isteyen herkesin kaptan olması mümkün mü? Bu memlekette herkes
üniversite mezunu olsa, kimse birbiriyle geçinemez. Emir veren
insanlar olacak. İşçi olmadan herkes ustabaşı olsa kâğıt yapılabilir
mi? Herkes mühendis olsa, kim işçilik yapacak? Eğitimin çok üst
düzeyde olduğu ABD'de bugün üniversite mezunu olmayan
milyonlarca insan var. Ama çok iyi iş yapıyor, çok para kazanıyorlar.
Hayata da erken atılıyorlar. |
|
Lise
ile üniversite arasında, gençleri hayata daha doğrudan sokabilen
-sekreterlik, bilgisayar öğrenimi, turizm gibi- meslek okulları
olmalı. Üniversiteler daha üst düzeyde eğitim yapmalı,
akademisyen yetiştirmeli. İnsanların kabiliyetleri değişik.
Herkes ressam, müzisyen veya mühendis olamaz. Herkes üniversite
mezunu olamayabilir. Ama üniversite eğitimini mümkün mertebe fırsat
eşitliği içinde insanlarımıza sunmak ve bu sistemi çarçur
etmemek lâzım.
Ayrıca, memleketimizdeki üniversitelerin
beş, bilemediniz on tanesini temayüz etmiş üniversite haline
getirmemiz gerekiyor. Buralarda memleketi idare edecek insanlar yetişmeli.
ingiltere'de nasıl Oxford, ABD'de Harward varsa bizde de olmalı.
Mesela bir ODTÜ, İstanbul Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi
böyle olabilir. Aksine bugün Boğaziçi de, İstanbul Teknik Üniversitesi
de eski kalitede değil. Hoca başına düşen öğrenci sayısı çok
fazla... Kaliteli eğitim için öğrencilerimizi ille yurtdışına
mı göndereceğiz?
Memleketimizdeki sağlık
hizmetlerine gelince...
Üniversiteler için düşünülen sistem
hastaneler için de geçerli. Bugün mesela Bayındır Tıp Merkezi ve
International Hospital, ancak zenginlerin muayene ve tedavi
olabildiği pahalı hastaneler... Halbuki sigortalılar da böyle
hastanelerde tedavi olabilmeli ve parasını sigorta ödemeli. Sigorta
bunu 'benim hastanem var diye yapmıyor. Sigorta, kendi hastanesinin
kendisine daha pahalıya malolduğunun farkında değil. Yani yaptığı
yatırımın, o yatırıma harcanan para bankaya yatırılsa ne kadar faiz
getireceğinin hesabını hiç yapmamış.
İlginç bir örnek vermek istiyorum
:
İnsan hayatı otomobilinkiyle kıyaslanamaz
ama mekanizma olarak birbirine benzer. Diyelim bir kaza geçirdiniz
ve otomobiliniz hasar gördü. Kaskosu veya sigortası varsa,
herhangi bir tamirciye yaptırıyor, parasını alıyorsunuz. Yani
sistemde bir sıkıntı yok. Çünkü özel sektör tarafından
kurulmuş tamir atölyeleri birbiriyle rekabet ettikleri için,
fiyatları aşırı olmuyor. Üstelik ne kadar iyi iş yaparlarsa o
kadar çok müşteri buluyorlar.
Sağlıkta ise hastanelerin hepsi ya
Sigorta'ya, ya devlete ait. Oralarda çalışanlarda tabii devlet
memuru statüsünde... Düşük |