duracağımız
konulardan birisi olacaktır. Değerli Delegeler,
Şimdi de ana
hedefimize varabilmek için özel önem vereceğimiz ve üzerinde ağırlıkla
durmamız gereken sahalara değinmek istiyorum.
21'nci asır yüksek
teknoloji ve bilgi çağıdır. 80'li yıllarda başlayan teknoloji
ihtilali, başta elektronik ve biyoteknoloji olmak üzere bilimde sağlanan
başdöndürücü gelişmeler, insanoğlunun beyin gücünü daha
iyi kullanmasını sağlayarak önüne inanılmaz sonsuzluk açmaktadır.
Önümüzdeki asır ferdin asrıdır, bilgi asrıdır. Defalarca
ifade ettiğim gibi, bu asırda fertlerin kitleler halinde değil
daha çok ufak gruplar ve tek tek çalıştıkları bilgisayar,
telekomünikasyon, nakliye, inşaat, turizm gibi ekonomik
faaliyetlerden oluşan hizmet sektörü, toplam işgücünün yüzde
sekseninden fazlasını istihdam edecektir. Mutlaka idrak etmemiz
gereken husus, 21'inci yüzyılı şekillendirecek olan hizmet sektörünün
daha kabiliyetli, daha bilgili insana ihtiyaç gösterdiğidir. Değişim,
ferdin bizzat kendisinden başlayacaktır. İleri ülkeler arasına
girebilen milletler, bu değişimi gerçekleştirebilen, insanını
21'inci yüzyılın gerekleri doğrultusunda eğitebilen milletler
olacaktır. Türkiye'nin bundan böyle hedefi, binlerce kişinin çalıştığı
devasa tesisler değil, bilgi çağının arkasında kalmayacak
insan yetiştirmek olmalıdır.
Bu sebeple üç
sahaya özel önem vermek mecburiyetindeyiz. Bunlar : eğitim, sağlık
ve yüksek teknolojidir. Önümüzdeki on senede bütün gücümüzle
yükleneceğimiz üç saha bunlar olmalıdır.
-Eğitime fevkalade büyük
önem vermeliyiz.
-Eğitimde zihniyet
değişikliğine fevkalade ihtiyaç vardır.
-Okulların devletçi
zihniyetten artakalan yöntemlerle yönetimine son verilmelidir.
-Okullarımızın yönetimini,
bürokratik tahakkümden kurtarmak, topluma, yani mahalleye, şehre
ya da bölgeye malet-mekten kaçınmamalıyız. Mahalleli burası
benim okulum, şehirli burası benim lisem, şu üniversite bizim
ilimizin üniversitesi diyebilmelidir. 21'inci yüzyıla uygun olan
sistem budur. |
|
-Devlet
ancak standartları tespit etmek, eğitim kalitesini denetlemek ve eğitimi
desteklemek görevini üstlenmelidir.
Kitleler çağının
sona ermesi, ferdin toplumun merkezine yerleşmesi, insan sağlığına
geçtiğimiz yüzyıllarda görülmeyen önemin verilmesini getirmiştir.
Türkiye'de sağlık sorununun halledilmemiş olmasının temel
nedeni, mevcut sağlık sistemimizin bürokratik sistemin verimsizliğine
teslim edilmiş olmasıdır. Sağlıklı toplum gerçekleştirebilmek
için sağlık sistemimizi tıpkı okullarımızda teklif ettiğim
gibi devletin elinden çıkarıp halka maletmeliyiz. Sistemi, sağlık
hizmetlerinden yararlananların bizzat müdahil olabilecekleri bir
yapıya kavuşturmamız gerekir.
Bakınız, rekabete
kapalı sanayinin gelişmesinin mümkün olmadığı gibi, rekabete
kapalı eğitimin ve sağlık hizmetlerinin de gelişmesi mümkün
değildir.
Yüksek teknolojiye
bir an evvel geçebilmenin en kestirme ve en sağlıklı yolu,
insanların ihtiyaç duydukları bilgileri en iyi şekilde ve en kısa
zamanda emirlerine amade kılan sistemlerin geliştirilmesidir. Geçtiğimiz
dönemde, elektronik, bilgisayar ve enformatik sahalarında çok büyük
gelişmeler sağlanmış olmakla beraber, bu alanlarda en son gelişmeleri
yakinen takip etmek mecburiyetindeyiz. Sadece üniversitelerimize,
öğretim müesseselerimize değil, bütün insanlarımızın emrine
kütüphaneler, bilgi bankaları gibi en modern sistemleri sunmak,
batının ileri ülkelerinin bilgi ağlarıyla bütünleşmek
zorundayız. Mevcut yüksek teknolojiyi mutlaka dışardan
getirmeliyiz. Şunu ifade edeyim ki, bulunan herşeyi yeniden keşfetmeye
lüzum yoktur ama keşfedilen şeylerin üzerinde ileri gitmek imkanı
vardır. Türkiye, bilgi çağına ancak bu yolla sıçrama
yapabilecektir.
Değerli Delegeler,
Şimdi sizlere ana
hedefimize varmak ve ileri bir ülke olabilmek için üç temel
prensibe sıkı sıkıya sarılmamız gerektiğini bir kere daha
ifade etmek istiyorum.
Bu prensiplerden ilki
'Düşünce Hürriyetidir. Düşünme kabiliyeti çeşitli yollarla
engellenen, düşündüğünü söyleyemeyen, düşünceye saygıyı
öğrenmeyen bir toplumun ilerlemesine, yukarıda öngördüğümüz
hedeflere ulaşmasına imkan ve ihtimal |