Biz
aldığımız borçları, kimseye devretmek niyetinde de değiliz.
İhracatımız ve
turizmimiz bu tempo ile artarken, biz borç ödemede hiçbir zaman sıkıntı
çekmeyiz. Üstelik aldığımız paraları da verimli projelere harcıyoruz.
Mesele şudur :
Türkiye'de akıllı,
hesap kitap bilir, Avrupa tipi bir yönetim mi istiyoruz?
Yoksa Latin
Amerika'daki gibi, birkaç sene bir eli yağda, bir eli balda, ondan
sonra 8-10 sene sefalet içinde bir ülke mi istiyoruz?
Yavuzcuğum,
Çiftçinin satın
alma gücüne gelince :
1980'de haziran-aralık
arası mazotun litresi 26 ile 36 lira arasıdır. Ortalama
32 lira eder.
* 1980'de bir litre
mazot için 3.1 kilo buğday satmak lâzımdı.
1986'da bir litre
mazot için 2.6 kilo buğday, stopajı düşersek 2.8 kilo buğday
satmak lazım. Yani buğday çiftçisi şimdi daha iyi durumda.
1980'de bir kilo buğdayla
1,5 kilo (KAN) gübresi alabilen köylü, 1986'da da aynı gübreyi
alabilmektedir. Değişen bir şey yok.
Fındık üreticisi için
de durum aynıdır.
1980'de bir kilo fındıkla
3,5 litre mazot alınırken;
1986'da 3,5 litre
mazot alınıyor.
1980'de bir kilo fındıkla
15 kilo (KAN) gübre alınırken, 1986'da bu rakam 14 kilo (KAN)'dır.
Pancarda durum daha
enteresandır.
Türkiye 1975'te 107
bin ton şekeri dışarıdan almış. Yani ithal etmiş.
Yine Türkiye,
1980'de 206 bin ton şekeri ithal etmiş
Yani Türkiye'nin şekeri
kendisine yetmemiş. Üretim yetersiz. |
|
Bir
de 1984 ve 1985'e bakalım : Toplam 794 bin ton şeker ihraç etmişiz,.
Yani üretim artmış. Fazlasını dışarıya ihraç etmişiz.
Bu sene 380 bin
hektarda pancar ekiliyor. Bu, Türkiye rekorudur.
Bir ton pancara karşı
alınabilen mazot 86 litreden 79 litreye düşmüş görünüyor.
Ama üretim arttığı için çiftçi zaten daha fazla kazanıyor.
Aynı şekilde bir ton pancarla 1980'de 137 kilo DAP gübresi alan
çiftçi, 1986'da 133 kilo alıyor. Ama üretim arttığından dolayı,
geliri arttığı için çiftçi avantajlı durumda. Hele kaliteli
tohum kullanıp üretimini 2-3 misli artıran çiftçi çok daha kârlı
durumda.
Onun için hesapları
yaparken her hususu hesaba katmak gerek. Eskiden ne üretiyordu? Şimdi
ne üretiyor?
Yavuzcuğum,
Esasında çok daha
önemli bir nokta var.
Çiftçinin buğdayına,
pancarına, pamuğuna, fındığına, tütününe, çayına onun
oyunu almak ve gözünü boyamak için 5-10 lira fazla vermesini ben
de bilirim.
Ama bu mudur köylünün
dostu olmak?
Sen köylüye birkaç
lira fazla fiyat ver. Ama o köye giden hizmetler aksasın. Yolu,
suyu, elektriği, telefonu, kaliteli evi olmayan köylüye birkaç
lira fazla vermişsin neye yarar?
O köylü hastalanınca
doktoru telefonla arayamıyorsa, şehre gitmek için katır kullanıyorsa,
içtiği kuyu suyu mikropluysa, geceleri karanlıkta oturuyorsa,
mahsulüne verdiğin birkaç lira fazlanın ne önemi var? O parayı
bir hafta sonra gidip tüccara kaptıracaktır.
Türkiye'de 1980 ile
1986'yı karşılaştırırken insaflı olmak lazım.
Biz köylerimizi
Almanya'nın, Avrupa'nın köyleri gibi gelişmiş yapmak için ter
döküyoruz.
Biz de biliriz köylünün
ağzına bal çalmayı.
Ama köylümüzün ağzına
bal çala çala, köylerimizin düştüğü hali sen de görüyorsun.
|